|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
çok fazla |
too much s.
|
|
I am not going to say too much about this.
Bu konuda çok fazla şey söylemeyeceğim.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
çok fazla |
exorbitant s.
|
|
The price of this camera is exorbitant.
Bu kameranın fiyatı çok fazla.
More Sentences
|
3 |
Genel |
çok fazla |
very much s.
|
|
The EU does not need to do very much.
AB'nin çok fazla bir şey yapmasına gerek yok.
More Sentences
|
4 |
Genel |
çok fazla |
far s.
|
|
Such improvements are necessary, moreover, for there are far too many loopholes in the present fisheries policy.
Dahası, mevcut balıkçılık politikasında çok fazla boşluk olduğu için bu tür iyileştirmeler gereklidir.
More Sentences
|
5 |
Genel |
çok fazla |
far too much s.
|
|
You have said that we want faster spending because far too much remains unspent at the moment.
Hızlı harcama istediğimizi çünkü şu anda çok fazla harcama yapılmadığını söylediniz.
More Sentences
|
6 |
Genel |
çok fazla |
outrageous s.
|
|
These prices are outrageous.
Bu fiyatlar çok fazla.
More Sentences
|
7 |
Genel |
çok fazla |
too much s.
|
|
I do not think we should ask too much of anybody.
Kimseden çok fazla şey istemememiz gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
8 |
Genel |
çok fazla |
too s.
|
|
It has too many repercussions for that, not only on the surrounding region, but also on Europe.
Bunun sadece çevre bölge üzerinde değil, Avrupa üzerinde de çok fazla yansıması olacaktır.
More Sentences
|
9 |
Genel |
çok daha büyük/fazla |
far greater s.
|
|
Social inequality is present to a far greater extent.
Sosyal eşitsizlik çok daha büyük ölçüde mevcuttur.
More Sentences
|
10 |
Genel |
çok fazla |
overly [obsolete] s.
|
|
I do not feel overly influenced by the Germans, it is not true.
Almanlardan çok fazla etkilendiğimi düşünmüyorum, bu doğru değil.
More Sentences
|
11 |
Genel |
çok fazla |
excessively zf.
|
|
She smokes excessively.
O çok fazla sigara içiyor.
More Sentences
|
12 |
Genel |
çok daha fazla |
by far zf.
|
|
This novel is by far more interesting than that one.
Bu roman ondan çok daha fazla ilginç.
More Sentences
|
13 |
Genel |
çok fazla |
to excess zf.
|
|
You shouldn't eat to excess.
Çok fazla yememelisin.
More Sentences
|
14 |
Genel |
çok fazla |
especially zf.
|
|
It is not especially hot today.
Bugün çok fazla sıcak değil.
More Sentences
|
Phrases |
|
15 |
İfadeler |
çok fazla zaman |
plenty of time expr.
|
|
We have plenty of time.
Çok fazla zamanımız var.
More Sentences
|
Colloquial |
|
16 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
awful zf.
|
|
That looks like an awful lot for two people.
Bu iki kişi için çok fazla gibi görünüyor.
More Sentences
|
17 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
too much expr.
|
|
Moreover, I hope that this has not created too much in the way of difficulties for the Commission in the negotiations.
Ayrıca umarım bu durum müzakerelerde Komisyon için çok fazla zorluk yaratmamıştır.
More Sentences
|
|
18 |
Konuşma Dili |
çok fazla (bir şey) |
loads (of something) expr.
|
|
He had to carry many loads from the house to station.
O, evden istasyona çok fazla yük taşımak zorunda kaldı.
More Sentences
|
Computer |
|
19 |
Bilgisayar |
çok fazla hata |
too many errors expr.
|
|
We've made way too many errors.
Biz çok fazla hata yaptık.
More Sentences
|
General |
|
20 |
Genel |
çok fazla |
bellyful i.
|
|
21 |
Genel |
çok fazla endişelenen |
worrywart i.
|
|
22 |
Genel |
çok fazla içki içilen süre |
binge i.
|
|
23 |
Genel |
çok fazla |
surfeit i.
|
|
24 |
Genel |
çok fazla miktarda |
hatful i.
|
|
25 |
Genel |
üzerinde çok fazla düşünülmeden oluşturulmuş fikir |
ill-thought i.
|
|
26 |
Genel |
çok fazla nefret |
so much hate i.
|
|
27 |
Genel |
çok fazla borç |
huge debt i.
|
|
28 |
Genel |
çok fazla olma |
too-muchness i.
|
|
29 |
Genel |
çok fazla miktar |
billyoh i.
|
|
30 |
Genel |
çok fazla miktar |
billyo i.
|
|
31 |
Genel |
çok fazla miktar |
billy-ho i.
|
|
32 |
Genel |
çok fazla boş zaman |
a lot of free time i.
|
|
33 |
Genel |
çok fazla anekdot anlatarak konuşma |
anecdotalism i.
|
|
34 |
Genel |
çok fazla para |
earth i.
|
|
35 |
Genel |
çok fazla |
bait i.
|
|
36 |
Genel |
çok fazla şey |
yard i.
|
|
37 |
Genel |
birbirine çok benzer iki veya daha fazla şeyden biri |
kissing cousin i.
|
|
|
38 |
Genel |
bir bölgede çok fazla alışveriş merkezi inşa edilmesi |
malling i.
|
|
39 |
Genel |
çok fazla miktar |
wagonload i.
|
|
40 |
Genel |
içerisinde genellikle 16 ve daha fazla sayıda sinema salonu bulunduran çok katlı yapı |
megaplex i.
|
|
41 |
Genel |
genellikle çok fazla ekipman taşırken yapılan hızlı ve enerjik yürüyüş |
yomp i.
|
|
42 |
Genel |
çok fazla sayı |
gallon(s) i.
|
|
43 |
Genel |
çok fazla umut |
overhope i.
|
|
44 |
Genel |
(blog veya sosyal medya hesabında) çok fazla kişisel bilgi ifşa etme |
overshare i.
|
|
45 |
Genel |
çok fazla enerjisi olan kimse |
dynamo i.
|
|
46 |
Genel |
başkalarına çok fazla akıl verme eğilimi |
didacticism i.
|
|
47 |
Genel |
kaynakları ve gücü çok fazla yöne dağıtma |
scatteration i.
|
|
48 |
Genel |
çok fazla miktarda |
scores i.
|
|
49 |
Genel |
çok fazla sayıda |
scores i.
|
|
50 |
Genel |
çok fazla işi olmak |
have a lot on one's plate f.
|
|
51 |
Genel |
birisini çok fazla eleştirerek üzmek |
cut someone to the quick f.
|
|
52 |
Genel |
çok fazla sevmek |
overlove f.
|
|
53 |
Genel |
çok fazla insanla doldurmak |
overcrowd f.
|
|
54 |
Genel |
çok fazla büyümeden önlenmek |
be suppressed (before the situation became graver) f.
|
|
55 |
Genel |
çok fazla değer biçmek |
price out of the market f.
|
|
56 |
Genel |
çok fazla para ödemek |
pay too much f.
|
|
57 |
Genel |
çok fazla para ödemek |
pay a high price f.
|
|
58 |
Genel |
çok fazla ders çalışmak |
mug up f.
|
|
59 |
Genel |
çok fazla para ödemek |
pay too much money f.
|
|
60 |
Genel |
(hesap vb) çok/fazla gelmek |
come to much f.
|
|
61 |
Genel |
iş yerinde çok fazla zaman harcamak |
spend a lot of time at work f.
|
|
62 |
Genel |
çok fazla ilaç alıyor olmak |
be on a load of medication f.
|
|
63 |
Genel |
çok fazla golf oynamak |
play too much golf f.
|
|
64 |
Genel |
çok fazla yol katetmek |
come a long way f.
|
|
65 |
Genel |
çok fazla vakti olmak |
have a lot of time f.
|
|
66 |
Genel |
çok fazla şikayet etmek/şikayetçi olmak/mızmızlanmak |
whine/complain a lot f.
|
|
67 |
Genel |
çok fazla kullanmak |
tire f.
|
|
68 |
Genel |
çok fazla iddiada bulunmak |
overshoot one's self f.
|
|
69 |
Genel |
(yay) çok fazla gerilmek |
come f.
|
|
70 |
Genel |
atı çok fazla koşturarak nefessiz bırakmak |
blow f.
|
|
71 |
Genel |
kendine çok fazla alıp paylaşmamak |
hogging f.
|
|
72 |
Genel |
kendine çok fazla saklayıp paylaşmamak |
hogging f.
|
|
73 |
Genel |
savunmayı aynı anda çok fazla iş yapmaya zorlamak |
open up f.
|
|
74 |
Genel |
çok fazla tüketmek |
overconsume f.
|
|
75 |
Genel |
çok fazla kontrol etmek |
overcontrol f.
|
|
76 |
Genel |
çok fazla düzeltme yapmak |
overedit f.
|
|
77 |
Genel |
çok fazla iyilik etmek |
overfavour f.
|
|
|
78 |
Genel |
çok fazla iyilik etmek |
overfavor f.
|
|
79 |
Genel |
çok fazla sayıda garnizon kurmak |
overgarrison f.
|
|
80 |
Genel |
(meseleyi) çok fazla ele almak |
overhandle f.
|
|
81 |
Genel |
çok fazla değinmek |
overhandle f.
|
|
82 |
Genel |
çok fazla temin etmek |
overheap f.
|
|
83 |
Genel |
çok fazla değer vermek |
overhold f.
|
|
84 |
Genel |
çok fazla enflasyona sebep olmak |
overinflate f.
|
|
85 |
Genel |
çok fazla etkilemek |
overlead f.
|
|
86 |
Genel |
çok fazla postalamak |
overpost f.
|
|
87 |
Genel |
çok fazla göndermek |
overpost f.
|
|
88 |
Genel |
çok fazla sos eklemek |
oversauce f.
|
|
89 |
Genel |
(çok fazla atış yaparak) oyunu bitirmek |
overshoot f.
|
|
90 |
Genel |
çok fazla sigara içmek |
oversmoke f.
|
|
91 |
Genel |
(bir şeyi) çok fazla çekmek |
oversmoke f.
|
|
92 |
Genel |
çok fazla yazmak |
overwrite f.
|
|
93 |
Genel |
çok fazla kullanmak |
fatigue f.
|
|
94 |
Genel |
çok fazla maruz bırakılmak |
solarise [uk] f.
|
|
95 |
Genel |
çok fazla maruz bırakılmak |
solarize [us] f.
|
|
96 |
Genel |
(bir şeyden) ortama çok fazla doldurmak |
becrowd f.
|
|
97 |
Genel |
(bir binek hayvanına) çok fazla binmek |
surrein f.
|
|
98 |
Genel |
çok fazla |
oodles of s.
|
|
99 |
Genel |
çok fazla |
superabundant s.
|
|
100 |
Genel |
çok fazla |
over s.
|
|
101 |
Genel |
gerekenden çok fazla sözle ifade edilen |
verbose s.
|
|
102 |
Genel |
çok fazla |
plethoric s.
|
|
103 |
Genel |
çok fazla tanen içeren |
tanniferous s.
|
|
104 |
Genel |
çok fazla renk barındıran |
technicolored s.
|
|
105 |
Genel |
çok fazla |
overmuch s.
|
|
106 |
Genel |
çok fazla |
immoderate s.
|
|
107 |
Genel |
çok fazla |
excessive s.
|
|
108 |
Genel |
-den çok daha fazla |
much more than s.
|
|
109 |
Genel |
çok fazla |
extortionate s.
|
|
110 |
Genel |
çok fazla miktarda |
too much s.
|
|
111 |
Genel |
çok fazla sayıda kadınla cinsel ilişkide bulunan (erkek) |
philandering s.
|
|
112 |
Genel |
çok fazla |
countless s.
|
|
113 |
Genel |
çok fazla ya da çok az |
disproportionate s.
|
|
114 |
Genel |
çok fazla |
overdone s.
|
|
115 |
Genel |
çok fazla |
undue s.
|
|
116 |
Genel |
çok fazla renk barındıran |
technicoloured s.
|
|
117 |
Genel |
çok fazla |
bazillion s.
|
|
118 |
Genel |
çok/fazla çırpılmış |
well-beaten s.
|
|
119 |
Genel |
çok/fazla dövülmüş |
well-beaten s.
|
|
120 |
Genel |
çok fazla diyalog/konuşma içeren (roman/yapıt) |
talky s.
|
|
121 |
Genel |
çok fazla sayıda |
innumerous s.
|
|
122 |
Genel |
çok fazla ilçeden oluşan |
towned [obsolete] s.
|
|
123 |
Genel |
çok fazla tuzaktan oluşan |
trappy s.
|
|
124 |
Genel |
çok fazla aşınmış ve dökülmüş kısımları olan kumaş havı |
mangey s.
|
|
125 |
Genel |
çok fazla |
holy s.
|
|
126 |
Genel |
çok fazla |
mortal s.
|
|
127 |
Genel |
çok fazla |
desperate s.
|
|
128 |
Genel |
çok fazla mücevherat takan |
overbejewelled s.
|
|
129 |
Genel |
çok fazla mücevherat takan |
overbejeweled s.
|
|
130 |
Genel |
çok fazla tasarım özelliği bulunan |
over-designed s.
|
|
131 |
Genel |
çok fazla rahat |
overeasy s.
|
|
132 |
Genel |
çok fazla donanımı bulunan |
overequipped s.
|
|
133 |
Genel |
çok fazla maruz kalmış |
overexposed s.
|
|
134 |
Genel |
çok fazla |
overflowing s.
|
|
135 |
Genel |
çok fazla miktarda |
overmany s.
|
|
136 |
Genel |
çok fazla sayıda |
overmany s.
|
|
137 |
Genel |
çok fazla |
overmickle [scotland] s.
|
|
138 |
Genel |
çok fazla |
overnumerous s.
|
|
139 |
Genel |
çok fazla |
overscale s.
|
|
140 |
Genel |
çok fazla |
overscaled s.
|
|
141 |
Genel |
bir ırk veya etnik gruptan çok fazla üye içeren |
imbalanced s.
|
|
142 |
Genel |
çok fazla |
important s.
|
|
143 |
Genel |
çok fazla evrak işi barındıran |
paperbound s.
|
|
144 |
Genel |
çok fazla idari gereklilik yüklenen |
paperbound s.
|
|
145 |
Genel |
çok fazla evrak işi bindirilen |
paperbound s.
|
|
146 |
Genel |
çok fazla |
fer s.
|
|
147 |
Genel |
çok fazla |
intolerable s.
|
|
148 |
Genel |
çok fazla |
plethoretic s.
|
|
149 |
Genel |
çok fazla |
plethorical s.
|
|
150 |
Genel |
çok fazla |
showerful s.
|
|
151 |
Genel |
(masraf veya maliyet) çok fazla |
stranded s.
|
|
152 |
Genel |
çok fazla |
super s.
|
|
153 |
Genel |
çok fazla bir biçimde |
countlessly zf.
|
|
154 |
Genel |
çok fazla |
immensely zf.
|
|
155 |
Genel |
çok fazla |
by half zf.
|
|
156 |
Genel |
çok fazla |
mightily zf.
|
|
157 |
Genel |
çok fazla bir şekilde |
extortionately zf.
|
|
158 |
Genel |
çok fazla |
like blazes zf.
|
|
159 |
Genel |
çok fazla |
devilish zf.
|
|
160 |
Genel |
çok fazla |
a lot zf.
|
|
161 |
Genel |
çok fazla |
beyond measure zf.
|
|
162 |
Genel |
çok daha fazla |
a lot more zf.
|
|
163 |
Genel |
çok fazla miktarda |
a hell of a lot zf.
|
|
164 |
Genel |
çok fazla |
awfy zf.
|
|
165 |
Genel |
çok fazla |
bigtime zf.
|
|
166 |
Genel |
çok fazla |
big-time zf.
|
|
167 |
Genel |
çok fazla |
bitter zf.
|
|
168 |
Genel |
çok fazla |
boocoo [dialect] [us] zf.
|
|
169 |
Genel |
çok fazla |
bookoo [dialect] zf.
|
|
170 |
Genel |
çok fazla |
heaps zf.
|
|
171 |
Genel |
çok fazla |
right smart zf.
|
|
172 |
Genel |
çok fazla |
goddamn zf.
|
|
173 |
Genel |
çok fazla |
goddamned zf.
|
|
174 |
Genel |
çok fazla |
overfull zf.
|
|
175 |
Genel |
çok fazla |
by a long sight zf.
|
|
176 |
Genel |
çok daha fazla |
far more than ed.
|
|
177 |
Genel |
çok fazla anlamına gelen bir ön ek |
sur- ök.
|
|
178 |
Genel |
çok fazla … katmışsınız |
there's too much ... in it expr.
|
|
Phrasals |
|
179 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood about (someone or something) f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood about someone or something f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood on someone or something f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood over someone or something f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) çok fazla yemek |
gorge with (something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
çok fazla yemek |
gorge with f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla bir şey vermek |
heap something on someone f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla bir şey yüklemek |
heap something on someone f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla yüklenmek |
heap something on someone f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla bir şey vermek |
heap something upon someone f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla bir şey yüklemek |
heap something upon someone f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
birine çok fazla yüklenmek |
heap something upon someone f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
çok fazla yazarak edebi yeteneğini veya kaynaklarını tüketmek |
write out f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
çok fazla yazarak ilhamını kaybetmek |
write out f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
hakkında çok fazla endişelenmek |
brood about f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
çok fazla endişelenmek |
brood over f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
-e çok fazla yüklenmek |
heap on f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) çok fazla (bir şey) yüklemek |
load (something) with (something) f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) çok fazla (bir şeyle) doldurmak |
load (something) with (something) f.
|
|
Phrases |
|
198 |
İfadeler |
haddinden fazla/çok |
too (something) by half [uk] zf.
|
|
199 |
İfadeler |
gereksiz derecede çok/fazla |
too (something) by half [uk] zf.
|
|
200 |
İfadeler |
çok fazla |
by the handful expr.
|
|
201 |
İfadeler |
çok fazla değil |
none too expr.
|
|
202 |
İfadeler |
çok fazla değil |
none too something expr.
|
|
203 |
İfadeler |
çok fazla |
out of all proportion expr.
|
|
204 |
İfadeler |
çok fazla sayıda |
an awful lot of expr.
|
|
205 |
İfadeler |
çok fazla zaman |
so much time expr.
|
|
206 |
İfadeler |
çok fazla değil |
few if any expr.
|
|
207 |
İfadeler |
çok fazla miktarda |
too many expr.
|
|
208 |
İfadeler |
çok fazla |
beyond measure expr.
|
|
209 |
İfadeler |
çok fazla |
too many expr.
|
|
210 |
İfadeler |
içinde çok fazla korku olduğunu seziyorum |
I sense much fear in you (star wars - master yoda) expr.
|
|
211 |
İfadeler |
çok daha fazla |
heaps more expr.
|
|
212 |
İfadeler |
çok fazla |
a myriad of expr.
|
|
Proverb |
|
213 |
Atasözü |
çok fazla çalışmak insanı sıkar |
all work and no play makes jack a dull boy
|
|
214 |
Atasözü |
ne kadar çok ülke o kadar fazla adet |
so many countries so many customs
|
|
215 |
Atasözü |
gereğinden fazla çok fazla demektir |
more than enough is too much
|
|
216 |
Atasözü |
yeterinden fazlası çok fazla demektir |
more than enough is too much
|
|
Colloquial |
|
217 |
Konuşma Dili |
çok fazla detay içermeyen kısa bilgi |
dry fact i.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
çok fazla can sıkıcı soru soran kimse |
askhole i.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
çok fazla sıçma |
blowout i.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
çok fazla (bir şey) |
load of (something) i.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
çok fazla şarap içerek sarhoş olma |
wine i.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
kendi hakkında çok fazla kişisel bilgi paylaşan kimse |
oversharer i.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
çok fazla benzin yakan büyük bir araba |
gas guzzler i.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
çok fazla endişelenen kimse |
worry wart i.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
çok fazla içki içilen etkinlik |
drunkathon i.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
video konferanslarında çok fazla vakit geçirdikten sonra oluşan zihinsel yorgunluk |
zoom fatigue i.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla yapmış olmak |
have [done/seen/had] more something than somebody has had hot dinners f.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
çok fazla güneş almak |
get lots of sun f.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
bir şeyden çok fazla içermek |
heavy on f.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
çok fazla bir şey içermek |
heavy on f.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
çok fazla kullanmak |
heavy on f.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
bir şeyi eskisi gibi yapmak için çok/fazla yaşlı olmak |
be past it f.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
bir şeyi eskisi gibi yapmak için çok/fazla yaşlı olmak |
look past it f.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
çok fazla titizlenmek |
put too much on it f.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
çok fazla üstüne düşmek |
put too much on it f.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
çok fazla şey/ayrıntı bilmek |
know too much f.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
çok fazla bilgisi olmak |
know too much f.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
çok fazla önemli bilgiye sahip olmak |
know too much f.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
çok fazla tartışmak |
be at it f.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
için çok fazla olmak |
be too many for f.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
(biri) için çok fazla olmak |
be too many for (someone) f.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
çok fazla takipçi toplamak |
build up a sizable following f.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
dirty big [uk] s.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
dirty great/big [uk] s.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
dirty great [uk] s.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
fat s.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
jiggered s.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
like billyo zf.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
like billy-oh zf.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
like billyo zf.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
like billy-o zf.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
a bit too much zf.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
audacious (england) zf.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
super dooper zf.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
shedful zf.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
bu konu üzerinde (çok/gereğinden) fazla durmadan |
without putting too fine a point on it expr.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
beklenenden çok daha fazla |
all too often expr.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
çok fazla değil |
not so much expr.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
all get-out expr.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
all get out expr.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
çok fazla sayıda |
a zillion expr.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
crap-loads of expr.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
her zamankinden çok daha fazla |
all too often expr.
|
|
264 |
Konuşma Dili |
çok fazla (bir şey) |
a (damn) sight more (something) expr.
|
|
265 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
a (damn) sight too (something) expr.
|
|
266 |
Konuşma Dili |
çok fazla (şey) |
a million and one (something) expr.
|
|
267 |
Konuşma Dili |
bilebileceğinden/tahmin edebileceğinden çok fazla |
more than you can (ever) know expr.
|
|
268 |
Konuşma Dili |
anlayabileceğinden/fark edebileceğinden çok fazla |
more than you can (ever) know expr.
|
|
269 |
Konuşma Dili |
bilebileceğinden/tahmin edebileceğinden çok fazla |
more than you will ever know expr.
|
|
270 |
Konuşma Dili |
anlayabileceğinden/fark edebileceğinden çok fazla |
more than you will ever know expr.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
something fierce expr.
|
|
272 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
from here to sunday expr.
|
|
273 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
a whole heap expr.
|
|
274 |
Konuşma Dili |
çok fazla bir şey |
any amount/number of something expr.
|
|
275 |
Konuşma Dili |
çok fazla (gülmek, konuşmak, bağırmak) |
(one's) head off expr.
|
|
276 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
(one's) heart out expr.
|
|
277 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
a sight expr.
|
|
278 |
Konuşma Dili |
çok daha fazla |
a sight more expr.
|
|
279 |
Konuşma Dili |
çok daha fazla |
all the expr.
|
|
280 |
Konuşma Dili |
çok daha fazla |
all the expr.
|
|
281 |
Konuşma Dili |
çok fazla … |
...as sin expr.
|
|
282 |
Konuşma Dili |
çok fazla konuşur, yer |
he/she can talk/eat for england [uk] expr.
|
|
283 |
Konuşma Dili |
çok fazla (bir şey) |
(a) heap of (something) expr.
|
|
284 |
Konuşma Dili |
çok fazla |
than a bygod [dated] expr.
|
|
285 |
Konuşma Dili |
çok/fazla oldu/oldun |
that's too much! expr.
|
|
286 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden/sayıdan) çok daha fazla |
upward of (something) expr.
|
|
287 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden/sayıdan) çok daha fazla |
upwards of (something) expr.
|
|
288 |
Konuşma Dili |
aman tanrım, çok fazla x, y ve z! |
x's and y's and z's, oh my! [cliché] expr.
|
|
Idioms |
|
289 |
Deyim |
bir firmaya çok fazla para kazandıran ürün |
a cash cow i.
|
|
290 |
Deyim |
çok/fazla/aşırı saygı/hürmet/itibar gösterme |
forelock-tugging i.
|
|
291 |
Deyim |
çok fazla |
(a) heap sight i.
|
|
292 |
Deyim |
çok fazla (bir şey) |
a hundred and one (something) i.
|
|
293 |
Deyim |
(yapacak) çok fazla şey |
a hundred/thousand/million and one things/things to do i.
|
|
294 |
Deyim |
çok fazla iş |
a lot on (one's) plate i.
|
|
295 |
Deyim |
hastane tedavisi bitse de çok yaşlı olduğu ve tek başına yaşayamadığı için daha fazla ihtiyacı olanlar yerine hastanede yatak işgal eden kimse |
bed blocker i.
|
|
296 |
Deyim |
çok fazla alkol tüketmek |
hit the sauce f.
|
|
297 |
Deyim |
(beyzbolda atıcı) (çok fazla vuruş kaçırdığı için) oyundan alınmak |
be knocked out of the box f.
|
|
298 |
Deyim |
(beyzbolda atıcıyı) (çok fazla vuruş kaçırdığı için) oyundan almak |
knock (someone) out of the box f.
|
|
299 |
Deyim |
çok fazla çalışmak |
burn both ends of the candle f.
|
|
300 |
Deyim |
bir konu hakkında çok fazla düşünmek |
rack one's brains f.
|
|
301 |
Deyim |
bir konu hakkında çok fazla düşünmek |
rack one's brain f.
|
|
302 |
Deyim |
çok fazla değişiklik olmamak |
not much to write home about f.
|
|
303 |
Deyim |
çok fazla bilgisi olmamak |
not be somebody's department f.
|
|
304 |
Deyim |
çok/gerektiğinden fazla bağırmak/çığlık atmak |
cry bloody murder f.
|
|
305 |
Deyim |
çok fazla deneyimi olmak |
have been around the block f.
|
|
306 |
Deyim |
çok fazla yemek |
eat one's head off f.
|
|
307 |
Deyim |
çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak |
have one's finger in too many pies f.
|
|
308 |
Deyim |
çok fazla istemek |
be dying to do f.
|
|
309 |
Deyim |
çok fazla para ödemek |
pay through the nose f.
|
|
310 |
Deyim |
diğerlerinden çok çok fazla/az almak |
be way out of line with what others get f.
|
|
311 |
Deyim |
çok fazla istemek |
be dying for f.
|
|
312 |
Deyim |
çok fazla değişiklik olmamak |
be nothing much to write home about f.
|
|
313 |
Deyim |
çok fazla şikayet etmek/şikayetçi olmak/mızmızlanmak |
protest too much f.
|
|
314 |
Deyim |
(harcama, gider) çok fazla kısmak |
pare (something) to the bone f.
|
|
315 |
Deyim |
çok fazla daraltmak |
pare (something) to the bone f.
|
|
316 |
Deyim |
sonu hüsran olan bir işe çok fazla para ve emek harcamak |
pay too dearly for (one's) whistle f.
|
|
317 |
Deyim |
çok fazla konuşmak |
he/she can talk for england f.
|
|
318 |
Deyim |
çok fazla televizyon seyretmek |
have square eyes f.
|
|
319 |
Deyim |
bir şeye çok fazla para sarf etmek |
dig deep f.
|
|
320 |
Deyim |
bir pazarlıkta çok fazla taviz vermek |
give away the shop f.
|
|
321 |
Deyim |
bir alışverişte çok fazla ödemek |
give away the shop f.
|
|
322 |
Deyim |
(bir şey) çok fazla olmak |
have (something) up the yin-yang f.
|
|
323 |
Deyim |
çok fazla (bir şeyi) olmak |
have (something) up the wazoo f.
|
|
324 |
Deyim |
(birine) çok fazla para ödetmek |
make (one) pay through the nose f.
|
|
325 |
Deyim |
çok fazla çalışmak |
work all the hours god sends f.
|
|
326 |
Deyim |
çok fazla parası olmak |
be not short of a penny (or two) f.
|
|
327 |
Deyim |
durmadan/çok fazla çalıştırılmak |
be run off (one's) feet f.
|
|
328 |
Deyim |
durmadan/çok fazla çalıştırılmak |
be run off your feet f.
|
|
329 |
Deyim |
durmadan/çok fazla çalıştırılmak |
be rushed off your feet f.
|
|
330 |
Deyim |
çok fazla (bir şeyi) olmak |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
|
331 |
Deyim |
çok fazla bir şeyi olmak |
be up to your ears in something f.
|
|
332 |
Deyim |
ilgilenecek çok fazla şeyi olmak |
be up to your ears in something f.
|
|
333 |
Deyim |
(bölge/şehir) çok fazla suç olmak |
be wide open f.
|
|
334 |
Deyim |
bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla yapmış olmak |
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners f.
|
|
335 |
Deyim |
çok fazla çalışmak |
all work and no play f.
|
|
336 |
Deyim |
çok fazla çalışmak |
all work and no play f.
|
|
337 |
Deyim |
çok fazla olmak |
be over the top f.
|
|
338 |
Deyim |
çok fazla (bir şeyi) olmak |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
|
339 |
Deyim |
çok fazla (bir şeyi) olmak |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
|
340 |
Deyim |
çok fazla bir şeyi olmak |
be up to your neck in something f.
|
|
341 |
Deyim |
çok fazla bir şeyi olmak |
be in something up to your neck f.
|
|
342 |
Deyim |
çok fazla bir şeyi olmak |
be up to your eyes in something f.
|
|
343 |
Deyim |
çok fazla bir şeyi olmak |
be up to your eyeballs in something f.
|
|
344 |
Deyim |
başkalarına çok fazla bağımlı olmak |
can't call one's soul one's own f.
|
|
345 |
Deyim |
başkalarına çok fazla bağımlı olmak |
can't call soul own f.
|
|
346 |
Deyim |
çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak |
have finger in too many pies f.
|
|
347 |
Deyim |
çok fazla konuşmak |
like/love the sound of your own voice f.
|
|
348 |
Deyim |
(artık çok fazla olan bir şeyin) sayısını/hesabını tutamamak |
lose count (of something) f.
|
|
349 |
Deyim |
çok fazla yemeyip (bir şeye) yer bırakmak |
make room (for something) f.
|
|
350 |
Deyim |
çok fazla değer biçmek |
price (oneself, someone, or something) out of the market f.
|
|
351 |
Deyim |
çok fazla değer biçmek |
price yourself out of the market f.
|
|
352 |
Deyim |
fiyatını çok fazla artırmak |
price yourself out of the market f.
|
|
353 |
Deyim |
çok fazla para harcamak |
spend like a sailor (on shore leave) f.
|
|
354 |
Deyim |
çok fazla şeyi kapsamak |
sweep too broadly f.
|
|
355 |
Deyim |
çok fazla şey yüklenmek |
take on too much f.
|
|
356 |
Deyim |
(birini) çok fazla yürütmek |
walk (one's) feet off f.
|
|
357 |
Deyim |
çok fazla yürüyüp yorulmak |
walk feet off f.
|
|
358 |
Deyim |
çok fazla yürütüp yormak |
walk feet off f.
|
|
359 |
Deyim |
bir şeyle çok fazla meşgul |
neck-deep s.
|
|
360 |
Deyim |
çok fazla |
eye-watering s.
|
|
361 |
Deyim |
çok fazla miktarda/sayıda (bir şeyin) içinde kalmış |
knee-high in (something) s.
|
|
362 |
Deyim |
çok fazla zeki |
too clever by half [uk] s.
|
|
363 |
Deyim |
bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla yapmış |
more than someone has had hot dinners [uk] s.
|
|
364 |
Deyim |
çok daha fazla/çok daha az |
a (damn) sight less/fewer (something) zf.
|
|
365 |
Deyim |
çok daha fazla |
a (damn) sight more (something) zf.
|
|
366 |
Deyim |
çok fazla |
a sight [southern us] zf.
|
|
367 |
Deyim |
çok fazla |
a (damn) sight more (something) zf.
|
|
368 |
Deyim |
çok fazla |
to (one's) bones zf.
|
|
369 |
Deyim |
en çok/fazla/yüksek |
to beat all zf.
|
|
370 |
Deyim |
olabildiğince/mümkün olduğunca çok/fazla |
to beat all zf.
|
|
371 |
Deyim |
çok fazla |
enough (something) to choke caligula's horse zf.
|
|
372 |
Deyim |
çok fazla |
enough to choke a horse zf.
|
|
373 |
Deyim |
çok fazla |
too (something) by half [uk] zf.
|
|
374 |
Deyim |
çok fazla |
for England zf.
|
|
375 |
Deyim |
çok fazla |
ever so much zf.
|
|
376 |
Deyim |
çok fazla |
a (damn) sight too (something) expr.
|
|
377 |
Deyim |
bir şeyle çok fazla meşgul |
up to one's neck expr.
|
|
378 |
Deyim |
çok daha fazla |
whole heap more expr.
|
|
379 |
Deyim |
çok fazla |
not half expr.
|
|
380 |
Deyim |
çok fazla |
far and away expr.
|
|
381 |
Deyim |
çok (fazla) |
a (one) hell of a expr.
|
|
382 |
Deyim |
çok daha fazla |
whole lot more expr.
|
|
383 |
Deyim |
çok fazla |
more someone or something than one can shake a stick at expr.
|
|
384 |
Deyim |
ya çok fazla ya da çok az |
either feast or famine expr.
|
|
385 |
Deyim |
çok fazla |
for England expr.
|
|
386 |
Deyim |
çok fazla |
enough (something) to choke caligula's horse expr.
|
|
387 |
Deyim |
çok fazla |
enough (something) to cobble dogs with expr.
|
|
388 |
Deyim |
çok fazla |
enough to choke a horse expr.
|
|
389 |
Deyim |
çok fazla ve çok çeşitli |
all over the map expr.
|
|
390 |
Deyim |
çok fazla |
soft mick expr.
|
|
391 |
Deyim |
çok fazla |
a whole bunch expr.
|
|
392 |
Deyim |
çok fazla |
whole bunches expr.
|
|
393 |
Deyim |
çok daha fazla |
a whole lot more expr.
|
|
394 |
Deyim |
çok fazla (bir şey) |
a whole lot of (something) expr.
|
|
395 |
Deyim |
çok fazla (bir şey) |
a world of (something) expr.
|
|
396 |
Deyim |
çok fazla |
a world of expr.
|
|
397 |
Deyim |
çok fazla |
the world of expr.
|
|
398 |
Deyim |
çok fazla para |
arm and a leg expr.
|
|
399 |
Deyim |
bir şeyle çok fazla meşgul |
up to one's eyeballs in something expr.
|
|
400 |
Deyim |
bir şeyle çok fazla meşgul |
up to one's neck in something expr.
|
|
401 |
Deyim |
ya çok fazla ya da çok az |
feast or famine expr.
|
|
402 |
Deyim |
çok fazla |
for africa [south africa] expr.
|
|
403 |
Deyim |
(bir şeyle) çok fazla meşgul |
in up to (one's) neck expr.
|
|
404 |
Deyim |
bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla yapmış |
more something than someone has had hot dinners [uk] expr.
|
|
405 |
Deyim |
bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla/sık yapmış |
more .../more often than somebody has had hot dinners expr.
|
|
406 |
Deyim |
çok fazla (bir şey) |
no end of (something) expr.
|
|
407 |
Deyim |
çok fazla (istemek, ihtiyaç duymak) |
so bad one can taste it expr.
|
|
408 |
Deyim |
çok fazla |
to the rafters expr.
|
|
409 |
Deyim |
çok fazla |
up the yin-yang expr.
|
|
410 |
Deyim |
(bir şeyle) çok fazla meşgul |
up to the eyeballs (in something) expr.
|
|
411 |
Deyim |
(bir şeyle) çok fazla meşgul |
up to the eyes (in something) expr.
|
|
412 |
Deyim |
çok fazla çaba/öğrenme gerektirmeden |
without tears expr.
|
|
Speaking |
|
413 |
Konuşma |
çok fazla zamanın yok |
you don't have much time expr.
|
|
414 |
Konuşma |
çok fazla ödevim var |
I have too much homework expr.
|
|
415 |
Konuşma |
çok fazla ödevimiz var |
we have too much homework expr.
|
|
416 |
Konuşma |
çok fazla zamanın yok |
you don't have a lot of time expr.
|
|
417 |
Konuşma |
çok fazla endişeleniyorsun |
you worry too much expr.
|
|
418 |
Konuşma |
çok fazla zamanın yok |
you don't have too much time expr.
|
|
419 |
Konuşma |
çok fazla zamanımız yok |
we don't have a lot of time expr.
|
|
420 |
Konuşma |
hakkınızda çok fazla şey duydum |
I've heard a lot about you expr.
|
|
421 |
Konuşma |
hakkınızda çok fazla şey duydum |
heard a lot about you expr.
|
|
422 |
Konuşma |
özleyeceğim çok fazla şey var |
there are so many things i will miss expr.
|
|
423 |
Konuşma |
onlardan çok fazla var |
there are too many of them expr.
|
|
424 |
Konuşma |
söyleyecek çok fazla şey yok |
not too much to say expr.
|
|
425 |
Konuşma |
yeter/çok/fazla oldu/oldun! |
that's (just) too much! expr.
|
|
426 |
Konuşma |
yakında çok fazla para kazanacaksın |
you will earn a lot of money soon expr.
|
|
Trade/Economic |
|
427 |
Ticaret/Ekonomi |
hisseleri satın almak isteyen kişinin çoğunluğu elde etmek adına kalan hisselerin değerine kıyasla çok daha fazla para önerdiği bir satın alım teklifi |
two-tier bid i.
|
|
428 |
Ticaret/Ekonomi |
bir firmaya çok fazla para kazandıran ürün |
cash cow i.
|
|
429 |
Ticaret/Ekonomi |
çok fazla rağbet gören hisse senedi |
active stock i.
|
|
430 |
Ticaret/Ekonomi |
çok fazla sermayeye sahip olma |
flushness i.
|
|
431 |
Ticaret/Ekonomi |
çok fazla borçlanmak |
overborrow f.
|
|
432 |
Ticaret/Ekonomi |
arza göre çok fazla satın alarak kötü şekilde etkilemek |
overbuy f.
|
|
433 |
Ticaret/Ekonomi |
çok fazla stopaj vergisi indirimi yapmak |
overwithhold f.
|
|
Politics |
|
434 |
Siyasal |
devlet dairelerinin sayısının çok fazla artması |
bureaucracy i.
|
|
Media |
|
435 |
Medya |
(gazetede, televizyonda) bir konunun üzerinde çok fazla durmak |
overcover i.
|
|
Technical |
|
436 |
Teknik |
çok fazla sıvı |
multi-phase liquid i.
|
|
437 |
Teknik |
mikrofişe benzeyen, çok daha fazla sayıda mikrokopyaya sahip bir film yaprağı |
ultrafiche i.
|
|
438 |
Teknik |
mıknatıs çekirdeği halka şeklinde olup bir veya daha fazla sayıda çok kısa hava boşluğu bulunan manyetik kafa |
ring head i.
|
|
439 |
Teknik |
çok fazla duman çıkarmak |
smoke f.
|
|
440 |
Teknik |
çok fazla |
undue s.
|
|
441 |
Teknik |
çok fazla |
countless s.
|
|
Computer |
|
442 |
Bilgisayar |
çok fazla kısaltma veya akronim kullanan kimse |
nym-rod i.
|
|
443 |
Bilgisayar |
çok fazla kısaltma veya akronim kullanan çevrimiçi topluluk |
nym-rod i.
|
|
444 |
Bilgisayar |
çok fazla sürücü var |
too many drives i.
|
|
445 |
Bilgisayar |
çok fazla veri kullanan uygulama |
data draining app i.
|
|
446 |
Bilgisayar |
çok fazla dosya |
too many files i.
|
|
447 |
Bilgisayar |
bir mesajın çok fazla sayıda gruba yollanması |
velveeta [rare] i.
|
|
448 |
Bilgisayar |
çok fazla kişinin kullandığı zamanlarda internet hızının yavaşlaması |
brownout i.
|
|
449 |
Bilgisayar |
çok sayıda kişinin veya birden fazla hesabı olan birkaç kişinin bir ürün, hizmet veya işletmenin satışlarına veya popülerliğine zarar verme amacıyla olumsuz kullanıcı yorumları yayınlaması |
review bombing i.
|
|
450 |
Bilgisayar |
çok sayıda kişinin veya birden fazla hesabı olan birkaç kişinin bir ürün, hizmet veya işletmenin satışlarına veya popülerliğine zarar verme amacıyla olumsuz kullanıcı yorumları yayınlaması |
review-bomb i.
|
|
451 |
Bilgisayar |
çok sayıda kişinin veya birden fazla hesabı olan birkaç kişinin bir ürün, hizmet veya işletmenin satışlarına veya popülerliğine zarar verme amacıyla olumsuz kullanıcı yorumları yayınlaması |
review bomb i.
|
|
452 |
Bilgisayar |
çok sayıda kişinin veya birden fazla hesabı olan birkaç kişinin bir ürün, hizmet veya işletmenin satışlarına veya popülerliğine zarar verme amacıyla olumsuz kullanıcı yorumları yayınlaması |
review-bombing i.
|
|
453 |
Bilgisayar |
çok fazla keskin |
extra sharp s.
|
|
454 |
Bilgisayar |
çok fazla irq var |
too many irqs expr.
|
|
455 |
Bilgisayar |
çok fazla etiket |
too many tags expr.
|
|
456 |
Bilgisayar |
çok fazla düğüm |
too few knots expr.
|
|
Telecom |
|
457 |
Telekom |
çok fazla bit |
bag of bits i.
|
|
Textile |
|
458 |
Tekstil |
iplikte çok fazla bükülme nedeniyle oluşmuş zayıf nokta |
twit i.
|
|
Dyeing |
|
459 |
Boyacılık |
(boya) çok fazla uygulama nedeniyle akmak |
curtain f.
|
|
Aeronautic |
|
460 |
Havacılık |
iki veya daha fazla uçağın birbirine güvenlik kurallarının izin verdiğinden daha çok yaklaşması |
air miss i.
|
|
461 |
Havacılık |
birbirine çok yakın ikişer veya daha fazla kanat kümesine sahip uçak |
tandem i.
|
|
462 |
Havacılık |
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak |
wide-bodied aircraft i.
|
|
463 |
Havacılık |
iki veya daha fazla uçağın birbirine güvenlik kurallarının izin verdiğinden daha çok yaklaşması |
airmiss i.
|
|
Medical |
|
464 |
Medikal |
midede çok fazla gaz birikmesi |
flatulence i.
|
|
465 |
Medikal |
midede çok fazla hidroklorikasit bulunması |
chlorhydria i.
|
|
Psychology |
|
466 |
Psikoloji |
teknoloji ile çok fazla iç içe olmaktan kaynaklanan stres |
technostress i.
|
|
467 |
Psikoloji |
cahil olan kişinin cehaletinin farkında olmaması ve kendi bilgisini kendinden çok daha fazla bilgiye sahip kişiden üstün görmesi |
dunning kruger effect i.
|
|
Pathology |
|
468 |
Patoloji |
kanda çok fazla laktik asit birikmesi |
lactacidemia i.
|
|
469 |
Patoloji |
organda veya vücut bölümünde çok fazla kan damarı olması |
venosity i.
|
|
Gastronomy |
|
470 |
Mutfak |
çok fazla yıllanmış olmayan (şarap) |
nonvintage s.
|
|
Statistics |
|
471 |
İstatistik |
örneklemin büyüklüğüne göre çok fazla parametre içeren ve örnek veri ile uyuşup yeni veriye uymayan bir istatistiksel model kullanmak |
overfit f.
|
|
Chemistry |
|
472 |
Kimya |
içerdiği iki halkanın birden fazla ortak atomu paylaştığı bir molekülde bulunan (çok halkalı sistem) |
condensed s.
|
|
473 |
Kimya |
içerdiği iki halkanın birden fazla ortak atomu paylaştığı bir molekülde bulunan (çok halkalı sistem) |
fused s.
|
|
Astronomy |
|
474 |
Gökbilim |
güneş atmosferinin kromosferine yakın görünen ve güneşin kutuplarında en fazla sayıda meydana gelen çok küçük sivri uçlu kısa ömürlü uzantı |
spicule i.
|
|
Botanic |
|
475 |
Botanik |
normal dallar yerine birbirine dolanmış çok fazla küçük dalın geliştiği hastalıklı durum |
plica i.
|
|
476 |
Botanik |
bitkilerde çiçek ve meyve eksikliği görülüp dal ve yaprakların çok fazla büyümesi |
sphrigosis i.
|
|
Agriculture |
|
477 |
Tarım |
çok fazla gübre kullanmak |
overfertilize f.
|
|
478 |
Tarım |
çok fazla gübre kullanmak |
overfertilise f.
|
|
479 |
Tarım |
çok meyveli tohum kesesine sahip olup birden fazla fide verebilen (şeker pancarı) |
multigerm s.
|
|
Social Sciences |
|
480 |
Sosyal Bilimler |
çok fazla miktarda ancak yüzeysel bilgilere sahip olan internet kullanıcıları |
pancake people i.
|
|
481 |
Sosyal Bilimler |
çok fazla içki içme |
binge drinking i.
|
|
Literature |
|
482 |
Edebiyat |
en fazla birkaç sayfa uzunluğunda olan çok kısa hikayeler |
flash fiction i.
|
|
483 |
Edebiyat |
çok fazla sayıda sözcük kullanmak |
overlard f.
|
|
484 |
Edebiyat |
(kitap) çok fazla okunmuş |
overread s.
|
|
Linguistics |
|
485 |
Dilbilim |
terimin çok fazla sayıda göndergeye uygulanması |
overextension i.
|
|
486 |
Dilbilim |
(terimi) çok fazla sayıda göndergeye uygulamak |
overextend f.
|
|
Geography |
|
487 |
Coğrafya |
dağ silsilesinin belkemiğini oluşturan birden fazla zirvelere ayrılmış çok büyük kitle |
massif i.
|
|
Military |
|
488 |
Askeri |
çok fazla su çeken gemi |
very deep draught ship i.
|
|
489 |
Askeri |
iki veya daha fazla ulusun ortaklaşa oluşturdukları çok uluslu kuvvete sağladığı lojistik destek |
multinational integrated logistic support i.
|
|
490 |
Askeri |
iki veya daha fazla ulusun desteklediği çok uluslu bir kuvvet için koordine edilen herhangi bir lojistik faaliyet |
multinational logistics i.
|
|
491 |
Askeri |
birden fazla askeri hizmet, savunma bakanlığı kuruluşu veya çok uluslu ortağın diğeriyle ortak kullandığı malzeme veya hizmet |
common-user logistics (cul) i.
|
|
492 |
Askeri |
iki veya daha fazla ulusun ortaklaşa oluşturdukları çok uluslu kuvvete sağladığı lojistik desteği yöneten birim |
milu (multinational integrated logistic support unit) kısalt.
|
|
Hunting |
|
493 |
Silah/Atıcılık |
aynı kubuz üzerinde birden fazla kalibrede yivli-yivsiz namluları olan çok amaçlı silah |
combination gun i.
|
|
494 |
Silah/Atıcılık |
geri tepmesi ve barut dumanını çok fazla sızdıran silah |
over blown i.
|
|
Sport |
|
495 |
Spor |
çok fazla iyi oyuncuya sahip olma |
depth [us] i.
|
|
496 |
Spor |
çok fazla sayı atılan maç |
shoot-out i.
|
|
Art |
|
497 |
Sanat |
özellikle sanat veya dekorasyonda çok fazla yanıltıcı etki kullanımı |
illusionism i.
|
|
Music |
|
498 |
Müzik |
çok fazla |
tanto s.
|
|
499 |
Müzik |
çok fazla |
troppo zf.
|
|
Printery |
|
500 |
Matbaa |
çok fazla mürekkep eklemek |
flood f.
|
|